O Kutlu İnsanlar
“Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz”
sözünün sahibiydi.
Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993’te Ankara Gaziosmanpaşa’da
arabasına konulan bomba ile öldürüldü. Ardan geçen onca yıla rağmen bu değerli
gazeteciye yapılan suikastın arkasındakiler bulunamadı. Patlamaya neden olan C4
adlı maddenin o dönemde hiçbir terör örgütünün elinde olmadığı açıklanmıştı.
Geriye devletlerin gizli örgütleri kalıyordu.
Bursa Gazeteciler Cemiyeti (BGC) 21
Ocak Salı günü Ataevlerdeki Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde bir anma toplantısı
düzenledi.
1909’da
ilk basın şehidi Serbesti gazetesi
başyazarı Hasan Fehmi’den başlayarak günümüze kadar katledilen
gazetecilerin yad edildiği bir sinevizyon gösterisi izlendi. Ardından
yöneticiliğini BGC başkanı Nuri Kolaylı’nın yaptığı toplantıya Uğur Mumcu’nun
kardeşi avukat Ceyhun Mumcu ve gazeteci
Ali Sirmen katıldı. CHP ve İşçi
Partili yöneticilerin yanı sıra TGB üyelerinin de yer aldığı toplantıda;
Ergenekon, balyoz davalarındaki hukuksuzluklar ile 17 Aralık depreminin artçı
gelişmeleri seslendirildi.
Ceyhun
Mumcu’nun İşçi Partisi genel başkan yardımcısı olması hasebiyle gündemi kendi
partisinin bakış açısıyla değerlendirmesi salondaki bazı CHP’lileri rahatsız
etti. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD büyükelçisi ve cemaatle görüşmelerini uygunsuz
bulduğunu söylemesi, bir CHP’linin
sinkaflı tepkilerine neden oldu. Böyle bir günde, basın şehitlerinin
anıldığı bir gecede yaşanan bu provakatif
hareket, neredeyse geceye damgasını vuracaktı. Diğer CHP’lilerin kaş göz
işaretiyle engellemeye çalıştığı bu kişinin pes perdeden sürdürdüğü ısrarlı küfürler
çevredekilerin tepkisine neden oldu.
Arkalardan
gelen bir ses şöyle diyordu. “İşte durum
bu kardeşim, adamlar milyarlarca lirayı paşa paşa üleşiyor; biz bir düşüncenin
paylaşılmasına bile tahammül edemiyoruz. Bu küfürbaz adam bir de emekli
öğretmen düşün artık…”
Mumcu'nun bombayla paramparça edilen aracı
12 Eylül faşist cuntası ile başlayan ve
günümüze kadar uzanan resmi devlet ideolojisi “kıçtan motorlu liberalizm” oldu. Ülkenin kendi dinamikleriyle değil
de, arkaya monte edilen ecnebi işi bir
motorla bugünlere yol verildiği için bu ideoloji tam da kıçtan motorlu bir
tekneye benzer! Uğur Mumcu’nun
“liboşlar” dediği politik güruh ise bu ideolojiyi toplumun her alanına
yaymakla görevli misyonerlerdir.
Bu
ideoloji, “dört eğilimi” bünyesinde
barındırmakla karakterizedir. Ana yapı,
dincilikle iştigal ederken yancı unsurlar; milliyetçi-mukaddesatçılar,
liboşlar ve sazan sosyal demokratlardan oluşur. Ana fikri, “götürmek” fiiliyle müntehadır.
Diğer
karaktersiz özellikleri şöyle
sıralanabilir: Askeri cuntadan
el almıştır ama özgürlükçüdür. Devletin bütün olanaklarını kullanır ama
piyasacıdır. Ne prim yaparsa onu kullanmaktan çekinmeyecek kadar yüzsüz ve
günah tanımazdır. Sadaka kültürü ve mağduriyet edebiyatıyla sosyal demokratlığı,
kabadayılığıyla milliyetçiliği, liboşluğuyla entelektüelliği ve dinciliğiyle
kutsal değerleri günlük çıkarları için kullanmaktan zerrece utanmadan tepe tepe
kullanır; üzerine de sindirsin diye Amerikan kolayı çeker. Ve fırsatını bulduğu
her anda kelimenin tam anlamıyla, götürür.
Bugünü
anlamak için…21 ölüm yıldönümünde Uğur Mumcu’nun “Tarikat-Siyaset-Ticaret” kitabını yeniden okumanızı öneririz.
Canları
pahasına hayatı anlamamızı, gerçekleri bilmemizi sağlayan o kutlu insanlara; Uğur Mumcu’ya ve tüm basın şehitlerimize, rahmetler
olsun…
BURSA’DA MEYDAN / 24 Ocak 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder