13 Mar 2014

BURSA'NIN MARKA DEĞERİ


                       Beton Gibi Marka Değeri

            Ticari ağızla konuşmayı marifet sayanlar “marka değeri” dedikleri bir ölçütle her şeye değer biçtiklerini düşünürler. Canlı, cansız fark etmez. Onların piyasa diliyle, Hülya Avşar’ın da, Altıparmak Caddesi’nin de bir marka değeri vardır.
            “Bursa marka şehir olma yolunda” diye,  milleti sevindirik olmaya davet ederler.
            Ama nedense, “Ya kardeşim bunlar ne biçim ağızlar, marka dediğin bildiğimiz malın, metanın alâmetifarikası değil midir” demek, kimsenin aklına gelmez!
            Uludağ gazozu, Özdilek havlu, Kafkas kestane şekeri, İskender kebabı falan bir markaya tekabül eder. Bu malların bir marka değerleri de vardır, herhalde…
            Ama mesela Hülya Avşar hanımefendi mal mı ki, marka değeri olsun?
            Ya da Bursa satılık mı ki marka değeri olsun?
                                                  ****
            Şehirlerin tarihi mirası, sosyal gelenekleri, tarımsal üretimi, el sanatları, sanayi üretimi, şehir planı, mimarisi ve coğrafi özellikleri bir bütün olarak o şehrin karakterini oluşturur. Bursa’nın özgün karakterli bir şehir olması niye hoşumuza gitmesin?
            Hadi, Cumhuriyet, Altıparmak ve Atatürk caddesindeki, kapalı çarşıdaki yapıların “cephe iyileştirmesi” ile makyajlanması güzel, diyelim. Tarihi han, hamam, tekkeler de gıpgıcır oldu. Sahibinden sıfır konutların, havuzlu sitelerin, apartman villaların pıtrak gibi yerden bitivermesi de adına güzel diyorsanız, güzel! Tamam da, yeşil Bursa nerde?
Bursa Teleferik'ten Görünüm
      Bursa’nın merkez ilçelerinde marka şehir olmak için gösterilen tüm çabanın başı beton sonu beton, başka bir şey yok! Yeni yerleşime açılan alanlarda bir avuç spor-oyun sahası bırakılıyor, onlarında tabanı sentetik malzeme kaplı… Marka şehir için bu yetmiyor. Kutsal hizmet havasında en verimli tarım alanlarına organize sanayi bölgeleri kuruluyor.    
           Marka diye yırtınanların derdinin başka olduğu en başından belli zaten… Çünkü bu güzel şehrin bir sıfatı var zaten: “Yeşil Bursa”.
            Marka şehir olma yolunda her geçen gün betonlaşan Bursa’yı bir tepeden seyrederken sakın “ah yeşil Bursa” şarkısını dinlemeyin, vallahi diyorum; yaşarır gözleriniz…

             Gök mavi desem; coşar deniz duyarsa
            Renklerle konuşulur, mevsim baharsa
            Çiçek bahara nasıl yakışıyorsa;
            Yeşil de sana Bursa, ah Bursa!

            Gök mavi değil desem; ağlar duyarsa
            Rengarenk kuşak çizer, güneş doğarsa
            Güneş, gündüze nasıl yakışıyorsa;
            Yeşil de sana Bursa. Ah yeşil Bursa!

            Dallar gelinlik giyer, karlar yağarsa
            Isıtır gönlü kızıl, ufuk yanarsa
            Gurup, akşama nasıl yakışıyorsa;
            Yeşil de sana Bursa, ah yeşil Bursa.
         

(Kürdilihicazkar eser: Güfte Hüsamettin Olgun / beste Erdinç Çelikkol)
 
                                             BURSA DA MEYDAN 14 Mart 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder