3 Nis 2014

HAREKET ÇEKMEK


                              Hareket Çekmek

            Aslında bu “hareket çekme” fiili yüzünden ortaya çıkan gerginlikler Türkiye de kim bilir nelere mal olmuştur? 
            Ülkemizde çoğu vakada tartışmalar ağız dalaşıyla başlar. Başlangıçta öyle direk küfür, cebir falan olmaz. Rakip, keskin bakışlarla ve daha çok da sert bir ses tonu ile üstünlük sağlamaya çalışır. Fakat meselenin hallolma kertesinin aşıldığı an, evet o an hareket çekme anıdır.
            Hareket hemen daima bir el kol işaretiyle çekilir. Kavgada bu an, işin renginin değiştiği andır. Geleneklerimize (!) göre karşı taraf bu hareketi görür görmez; “hareket çekme lan, yoksa hareketin Allaanı görürsün!” diye höykürmek zorundadır.
            Biraz sonra gerçekleşecek fiziksel temas, “kavgada yumruk sayılmaz” atasözümüzün de kaynağıdır. Bu mertebeye ulaşmış bir kavganın sonucunu artık Allah bilir.  Ama gazetelerin üçüncü sayfasına konu olan haberlerin çoğu aşağı yukarı bu mekanizmayla gerçekleşir. Bıçaklamalar, kafa-kol kırmalar hatta öldürmeler…
            Milletimizin gerçeklerinden biridir maalesef, bu…
                                                           ****
            Millet kişisel kavgalarını bu ritüelle hallediyor da onun temsilcisi olduğunu söyleyen siyasilerin kavgaları sanki farklı mı oluyor? Değil tabi!
            Her partinin bir “hareket çekme” simgesi yok mu mesela?
            AKP 2013’te Mısırlı Araplardan devşirdiği rabia parmaklarını, MHP 1984’te Hıristiyan Gagauz Türklerinden aldığı kurt başı işaretini, sol partiler 2. Dünya savaşında Hitler faşizmine karşı Victory /zafer kelimesinden esinlenen “V” harfini kullanır.
            Bu işaretler taraftarlar arasında bir selamlama biçimi olarak kullanırlarken, rakiplerle kavgada hareket çekmek, meydan okumak amacıyla kullanırlar. 
 
                     
            Bunun en yakın örneğini 30 Mart yerel seçimleri sonrası, Başbakan Erdoğan’ın balkon konuşması dedikleri şeyde gördük.
            Seçim süresince aile fertlerinin ve dört bakanının yolsuzluk, rüşvet iddiaları sürekli gündemde tutulmuştu. Fakat işte seçimler neticesinde kısmen oy kaybetse de partisinin mevcut durumu koruduğunu ve bu durumun bir başarı olduğunu düşünen muzaffer lider, elbette hareketini çekecekti. Sonuçta kendisine oy veren yığınlar, muhaliflerin yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık iddialarını ciddiye almamıştı.
            Uzun terasta Başbakan’ın hemen yanında mahdumu Bilal ve tüm aile efradı olmak üzere partililer, bakanlar ve müstafi Egemen Bağış yan yana sıralanmıştı. Aşağıda, kendinden geçercesine coşmuş partili kalabalığın nümayişi ve fonda dombıra müziği çın çın ötüyordu. Her şey dört dörtlüktü.

            Başbakan konuşmaya başlamadan önce sıkı bir rabia “hareketi çekmeyi” ihmal etmedi; hem de iki elle birden… Bu, taraftarlarına bir selam olduğu kadar, muhaliflerine karşı da bir meydan okumaydı. Geleneklerimize göre karşı taraf bu hareketi görmezden gelemezdi, elbette…
            Memleketimizin siyasi gerçeklerinden biri de maalesef, budur. Biliyorsunuz…
 
                                           4 Nisan 2014

1 yorum: