8 May 2014

AĞLAMAK, VİCDANI YENER Mİ?


                    Ağlamak, Vicdanı Yener mi?  

            Meclis Genel Kurulu'nda haklarındaki soruşturma önergeleriyle ilgili görüşme yapılmadan önce, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasına adı karışan dört eski bakan, AKP Genel Merkezi’nde partili arkadaşlarıyla bir araya gelmişler.
            Erdoğan Bayraktar, Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış bu toplantıda, haklarındaki yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili açıklamalarda bulunmuşlar.
            El Cezire’nin haberine göre,operasyonun asıl hedefinin Başbakan olduğunu belirten eski bakanlar, kendilerinin araç olarak kullanıldığını, piyangonun onlara vurduğunu” söylemişler. Ayrıca çevreye verdikleri rahatsızlık için özür dilemişler. (1)
                                                          ****
            Allahın verdiği hafızanızı bir yoklarsanız, 17 Aralık soruşturmasının şok günlerinde, o zamanın Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, NTV kanalında: “Soruşturma dosyasındaki imar plan değişiklikleri Başbakan'ın bilgisi dâhilinde yapıldı, Başbakan'ın istifa etmesi gerekir” demiş ve ardından hem milletvekilliği hem de bakanlıktan istifa ettiğini açıklamıştı. (2)
                                        ****
       Allahın verdiği hafızanızı bir daha yoklarsanız: Müstafi bakan, bu sözlerinden dolayı partisinden dışlanmış, muhalefet tarafından övülmüştü: CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, NTV’nin sorusunu cevaplarken “İnandığını şeyleri söyledi: Başbakan’ın verdiği talimatları yerine getirdim. Eğer o talimatlar yanlışsa, yolsuzluğa kaynaklık yapıyorsa, önce yargılanması gereken, istifa etmesi gereken kişi Erdoğan’dır dedi. Bir Karadenizli, delikanlı gibi davrandı.” Demişti. (3)
       Ancak bir zaman sonra, ortalık yatıştırılmaya başladığında muhalefetin delikanlısı eski yuvasına geri dönmüştü.
       Neyse işte…
           Söz konusu eski bakan, toplantıda: “Benim adımın karıştırıldığı dosya ile ilgili zaten takipsizlik kararı verildi. Bütün bu asılsız iddialar nedeniyle çok zor durumdayım. Meclis’e gelemiyorum, çalışmalara katılamıyorum, gece gündüz ağlıyorum, çok zor durumdayım.” Demiş ve ardından yine ağlamaya başlamış. (1)
                                                                       ****
       Vasat bir Türk vatandaşı olarak, Allahın verdiği hafızamızda ağlamakla ilgili neler var, bir bakalım:
İtalyan Ressam Bragolin'in Ünlü Tablosu
       1980'li yıllarda Türkiye'de çok sayıda minibüsün, otobüsün camını, dükkân, lokanta ve evlerin duvarını süsleyen o ünlü “ağlayan çocukresmi var. Gülen cemaatinin Sızıntı dergisinin ilk sayısına bile kapak olmuştu.
            Ya, Fethullah Gülen’in ağlayarak verdiği televizyon vaazları unutulur mu?            Galiba bundan sonra sağanak halinde bir ağlama yağışı başladı ülkemizde… Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül, Meclis başkanı Çiçek, Genelkurmay Başkanı Necdet paşa, Bülent Arınç, Ertuğrul Günay, Binali Yıldırım, Fatma Şahin, Zafer Çağlayan, Ahmet Davutoğlu (dışişleri bakanı olduğu için daha çok dış ülkelerde ağlamıştı), İdris Naim Şahin, Nimet Çubukçu ve adını sayamadığımız birçok siyasetçi ve bürokratın mahrem gözyaşlarını izlemek zorunda kaldık.
            Hükümet edenleri böyle ağlak görünce insanın etkilenmemesi gözlerinin dolmaması mümkün mü? Duygusal bir halkız; bir kısmımız o gözyaşı seline kapıldı tabi… Olsun… Ama önemli bir kısmımız da gözyaşları deniz olsa Allahın verdiği o vicdanı boğamaz dedi ve ağlamadı… Şimdi güzel ülkemizin geleceği tam bu noktada düğümlenmiştir: Ağlayarak o vicdan bertaraf edilebilir mi? 

 
                                     9 Mayıs 2014 Cuma / BURSA DA MEYDAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder