Ağlamak, Vicdanı Yener mi?
Meclis Genel Kurulu'nda
haklarındaki soruşturma önergeleriyle ilgili görüşme yapılmadan önce, 17 Aralık
rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasına adı karışan dört eski bakan, AKP Genel
Merkezi’nde partili arkadaşlarıyla bir araya gelmişler.
Erdoğan Bayraktar, Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış bu toplantıda, haklarındaki yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili açıklamalarda bulunmuşlar.
Erdoğan Bayraktar, Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış bu toplantıda, haklarındaki yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili açıklamalarda bulunmuşlar.
El Cezire’nin haberine göre, “operasyonun asıl
hedefinin Başbakan olduğunu belirten eski bakanlar, kendilerinin araç olarak kullanıldığını,
piyangonun onlara vurduğunu” söylemişler. Ayrıca çevreye verdikleri rahatsızlık için
özür dilemişler. (1)
****
Allahın
verdiği hafızanızı bir yoklarsanız, 17 Aralık soruşturmasının şok
günlerinde, o zamanın Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, NTV
kanalında: “Soruşturma dosyasındaki imar
plan değişiklikleri Başbakan'ın bilgisi dâhilinde yapıldı, Başbakan'ın istifa
etmesi gerekir” demiş ve ardından hem milletvekilliği hem de bakanlıktan
istifa ettiğini açıklamıştı. (2)
****
Allahın
verdiği hafızanızı bir daha yoklarsanız: Müstafi bakan, bu sözlerinden dolayı partisinden
dışlanmış, muhalefet tarafından övülmüştü: CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, NTV’nin sorusunu cevaplarken
“İnandığını şeyleri söyledi: Başbakan’ın
verdiği talimatları yerine getirdim. Eğer o talimatlar yanlışsa, yolsuzluğa
kaynaklık yapıyorsa, önce yargılanması gereken, istifa etmesi gereken kişi
Erdoğan’dır dedi. Bir Karadenizli, delikanlı gibi davrandı.” Demişti. (3)
Ancak bir zaman sonra, ortalık yatıştırılmaya başladığında muhalefetin
delikanlısı eski yuvasına geri dönmüştü.
Neyse işte…
Söz
konusu eski bakan, toplantıda: “Benim adımın karıştırıldığı
dosya ile ilgili zaten takipsizlik kararı verildi. Bütün bu asılsız iddialar
nedeniyle çok zor durumdayım. Meclis’e gelemiyorum, çalışmalara katılamıyorum, gece gündüz ağlıyorum, çok
zor durumdayım.”
Demiş ve ardından yine ağlamaya başlamış. (1)
****
Vasat bir Türk vatandaşı olarak,
Allahın verdiği hafızamızda ağlamakla ilgili neler var, bir bakalım:
![]() |
| İtalyan Ressam Bragolin'in Ünlü Tablosu |
1980'li
yıllarda Türkiye'de çok sayıda minibüsün, otobüsün camını, dükkân, lokanta ve
evlerin duvarını süsleyen o ünlü “ağlayan çocuk” resmi var. Gülen cemaatinin Sızıntı dergisinin ilk sayısına bile
kapak olmuştu.
Ya, Fethullah Gülen’in ağlayarak verdiği televizyon
vaazları unutulur mu? Galiba
bundan sonra sağanak halinde bir ağlama yağışı başladı ülkemizde… Başbakan Erdoğan,
Cumhurbaşkanı Gül, Meclis başkanı Çiçek, Genelkurmay Başkanı Necdet paşa, Bülent
Arınç, Ertuğrul Günay, Binali Yıldırım, Fatma Şahin, Zafer Çağlayan, Ahmet
Davutoğlu (dışişleri bakanı olduğu için daha çok dış ülkelerde ağlamıştı),
İdris Naim Şahin, Nimet Çubukçu ve adını sayamadığımız birçok siyasetçi ve
bürokratın mahrem gözyaşlarını izlemek zorunda kaldık.
Hükümet edenleri böyle ağlak görünce insanın
etkilenmemesi gözlerinin dolmaması mümkün mü? Duygusal bir halkız; bir kısmımız
o gözyaşı seline kapıldı tabi… Olsun… Ama önemli bir kısmımız da gözyaşları
deniz olsa Allahın verdiği o vicdanı boğamaz dedi ve ağlamadı… Şimdi
güzel ülkemizin geleceği tam bu noktada düğümlenmiştir: Ağlayarak o vicdan
bertaraf edilebilir mi?
9 Mayıs 2014 Cuma / BURSA DA MEYDAN

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder