30 Oca 2011

din-dar

ÇEŞİTLİLİK VE HOŞGÖRÜ

Geçen hafta Bağdat yakınlarındaki Saidiya bölgesinde, Irak Milli Tenis Takımı’nın antrenörü ve iki oyuncusu kısa şort giydikleri gerekçesiyle öldürüldüler. Malumunuzdur Irak, “bütün tersanelerine girilmiş ve neredeyse bütün kaleleri zapt edilmiş” işgal altında bir ülke. İşgal güçleriyle ölüm maçı yapmaya dübükleri yetmeyen “dinci teröristler” elinde tenis raketi olan Iraklı sporcuları, kafalarına kurşun sıkarak öldürüyorlar.
Bu tip megaloman ideolojilerin sahipleri herkesin kendileri gibi düşünmesini, kendileri gibi yemek yemesini, kendileri gibi içmesini, kendileri gibi taharetlenmesini, kendileri gibi giyinmesini isterler. Çeşitliliği kendi varlıklarına karşı en büyük tehdit olarak algılarlar. Bu nedenle ibreti âlem için “çeşitleri” katli vacip sayarlar.
******
Komşumuz İran’da kadınların televizyondan maç seyretmeleri günah mıdır; bunu bilmiyoruz. Ama İran’da kadınların stadyuma girmeleri yasak! Kadınların durumuna acınan Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın “hiç olmazsa önemli milli maçlarda stadyumlara girsinler, canım” diyerek; bir ara yol bulma çabası bile kar etmedi.
Şeriat hükümleri ile yönetilen ülkedeki milli mutabakat, “cumhurbaşkanının zafiyet gösterdiğini” öne sürerek, yasağı devam ettirdi.
Neden? Çünkü erkeklerle dolu tek tip stadyumda kadınlar tehlikeli bir “çeşitlilik” yaratırlar. Çeşitliliğin denetimi zordur.
******
UNESCO’nun dünya kültür mirası listesinde yer alan Afganistan’da ki tarihi Buda heykellerinin topçu ateşiyle yok edilmeye çalışıldığını televizyonlardan izlemiştik.
Bu “onuru” üstlenen dinci kisveli terörün başlıca geçim yolunun savaş sanayi ve uyuşturucu ticareti olduğu da bütün dünyanın bildiği bir şey. Boğazlarına kadar kan ve uyuşturucuya bulaşmış ama kendi kutsiyetlerinden başka bir şeye inanmayan bu dallamalara göre binlerce yıllık bu tarihi yapılar, tehlikeli “çeşitliliğin” ispatıydı; yok edilmeliydi.
Neden? Çünkü çeşitlilik, hoşgörü demektir. Bu ise, bağnaz benliklerini tehdit eden, kabul edilemez bir şeydir.
******
Bütün bunları ve benzeri birçok olayı her gün izler hale geldiğimiz bir dünya da yatıp kalkıp halimize şükretmeliyiz mi acaba? Haklı olarak, Türkiye de sportif çeşitliliğin yeterince gelişmediğinden, spor altyapımızın yetersizliğinden v.b yakınır dururuz. Bazen kat ettiğimiz aşamayı hatta değişik spor branşlarındaki başarılarımızı görmezden geliriz.
Oysa bunları en küçük ayrıntıyla bilmek, anlamak hem sporumuz hem geleceğimiz için son derece önemlidir. Çünkü bu başarıların arkasındaki ruh Türkiye’nin geleceğidir.
Şimdi anlatacağımız hikâyenin kahramanı Mine Karakullukçu, bowling milli takımının 49 yaşındaki oyuncusudur. Yıllarca ülkesine hizmet ettikten sonra emekli olan Mine Hanım, ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşmış. Bu sırada kocasının ısrarıyla, moral kazanmak amacıyla bowling oynamaya başlamış. Kısa sürede Türkiye yarışmalarında başarılı olacak kadar ustalaşmış. Bowlinge başladıktan üç yılın sonra milli takıma seçilme başarısını göstermiş.
2005 Uluslar arası Bowling Akdeniz kupasında üçüncülüğü kazanan Türk milli takımının oyuncularından biri Mine Karakullukçu’dur.
******
Doğanın zenginliğinin göstergesi nasıl biyolojik çeşitlilik ise toplumsal yaşamımızın zenginliği de kültürel çeşitliliktir. Cumhuriyeti zenginliğimiz olarak fark etmemiz için biraz çevremize bakmamız yeterlidir.
31.05.2006 / BURSANIN SESİ GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder