28 Oca 2011

dombili dünya

KADİM BİLGİLERİN
YENİDEN KEŞFİ...


          İnsanlar böyledir işte; elinin üstündeki kesiğin kendiliğinden iyileşmesine şaşırmaz ama yaşlanıyor olmaya karşı büyük bir şaşkınlık ve öfke duyarlar.
          Pazar belli, talep açıktır! Kilo vermek, yaşlanmayı geciktirmek hatta mümkünse ölmemek için; ne yenilmesi, ne içilmesi gerektiği bilinmelidir.
          Adına “sağlıklı yaşam” denen yeni ideoloji her yanı sarmıştır. Hangi tür sporların yapılması gerektiği, haftada kaç kez hangi yağlarla masaj yaptırmanın yararlı olduğu, saunayı nasıl kullanmak gerektiği, kapıcı ekmeğe gönderilmezse kaç kalori harcanabileceği, derinin pörsümesinin nasıl önlenebileceği, vitamin kürlerinin nasıl uygulanacağı hatta haftada kaç kez hamamcı olunacağı gibi konular tartışmaya yer bırakmayacak kadar açıkça bilinmelidir.
           Ki iyi bir şeydir, yani!
                                                     * * *
          Günümüzde buna “sağlıklı yaşam bilgileri” diyorlar. Trend budur. Artık her şeyin pazarlanabildiği serbest piyasa şartları mevcuttur.
          Ne mutlu bize! Böylece bir “sağlıklı yaşam endüstrisi” kurulabilecek ve binlerce kişiye iş sahası açılabilecektir. Spor malzemesi üretenler, satanlar, ayurveda uzmanı Ender abi, hayat bilgisi uzmanı Prof. Osman amca, keten tohumu stoku yapan aktarlar, ülkenin üniversiteli işsizler grubunun ilk sırasında yer alan beden eğitimciler, yogiler, vitamin-mineral firmaları, tarator ve ezmede sarımsağı bol kullananlar, sağlık panelleri yöneten moderatörler, organik tarım işletmeleri ve hatta apartman görevlisi Satılmış Yılmaztürk de bu furyadan bir şekilde sebeplenebilecektir.
          Ki sonuçta iyi bir şey yani!
                                                * * *
          Bir kitap okuyunca bütün hayatının değişeceğine inanan halkımız, belki de bu nedenle okumayı sevmez. Sadece bilmek ister bu işlerin hazır bir reçetesi var mı diye? Nihayetinde önümüze reçeteyle konulan “sağlıklı yaşam tabletleri” bu endüstrinin artı değeri olarak mukaddes sermayenin birikimine katkı sağlar.
          Oysa en az 3 bin yıllık olan bu kadim bilgiler zamanında insanlığa beleş sunulmuştur.
          M.Ö 1000’li yıllarda Ege uygarlıklarının adına tapınaklar kurulan tedavi tanrısı Asklepios sağlığı koruyucu beş kuralı öğütlemişti:
• Aşırı yemek yemeyin,
• Aşırı içki tüketmeyin,
• Yürüyüşler / egzersizler yapın,
• Araba gezintileri yapın, seyahat edin,
• Masaj yaptırın.
          Tabi, 3000 yılda köprünün altında çok sular aktı.
          Ki,  “zaman zalimdir” diyenleri haklı çıkarmıştır bu uzun yıllar...
                                                  * * *
          Ahkam şudur: Tek başına “sağlıklı yaşam” kavramı eksiktir. Aslında bir yaşam kalitesinden ya da bir yaşam standardından söz etmek gerekir.
          Yaşam kalitesi; insanın daha az hastalanmasıyla, daha iyi bir çevrede yaşamasıyla, iş ve aş kaygısı taşımamasıyla, adalet ve güvenlik duygularının pekişmiş olmasıyla, geleceğe güvenle bakmasıyla ilgili şeylerin tamamıdır. Daha mutlu ve müreffeh olmanın yolu kişisel sağlık bakımı kadar çevresel faktörlerle de bütünleşmelidir.
          Gerçekte bunların tümü çaba gerektiren meselelerdir.
          Sağlıklı yaşam anlayışı, yaşam kalitesini yükseltmede şenlikli ve sağlıklı bir toplum yaratmada “dombili” olmamaktan, genç görünmekten çok daha ötede önemli bir basamaktır.
          Ki herkesin bunun farkında olması inanın çok daha iyi bir şey olacaktır.

23.11.2005

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder