28 Oca 2011

tombaladan pascal çıktı

                                                         Pascal, Mutlu Günlerinde     

          TARAFTARIN KANKASI

          Bursaspor maçı başlamadan önce bazen Atatürk Stadyumu'nun tribünlerinin farklı bir şekilde dalgalandığı olurdu. Neden sonra, saha kenarında İbrahim Tatlıses’in el sallayarak şeref turu atar gibi dolaştığı herkes tarafından fark edilirdi. Çoğu zaman yanında onu kolundan tutmaya ve gönülsüzce dışarı çıkarmaya çalışan bir saha görevlisi de bulunurdu. Seyirciler ise çoktan “İbo buraya, yumruk havaya” uyağına kendilerini kaptırmış olurlardı. Sonra birden hatırlanırdı; İbonun o gece açık havadaki konseri!
          Bu büyük pazarlama ustası allem eder kallem eder sahaya girer; Bursalılara kendini anımsatırdı. İnsanları ve yaşadığı ülkeyi iyi anladığı için İbo hala popüler kültürümüzün yıldızlarından biridir. Taraftarla yani halkla kanka olmadan bu işlerin yürümeyeceğini iyi bilenlerdendir.
          ***** 
          Şimdi şu maşallahsız Galatasaray başkanının taraftarıyla kanka olamamasının esası nedir acaba diye merak ediyor insan? Bir işadamı bilmez mi bu işleri? Neyse bu meseleyi geçelim, örnek babından mim koymak yeterli... Alemin derdiyle gerilmeye gerek yok. Ama bizim başkana söz yok yani, maşallahı var tribünlerle oynamaya bayılıyor.

          ***** 
          Fakat taraftarla kankalık konu edildiğinde bu işin profesörü Mösyö Pascal'dır; direk bilimin araştırma konusu olacak bir vaka! 
          Kanımızca politikacılar kendi bekaları için şimdiden bu Fransız’ın olası vatandaşlık başvurusunu engellemelidirler.
          Nouma Pascal’ın kim olduğu hatırlanacaktır; hani, bir gol sevinci sonrasında elini şortunun içine soktuğu için takımından kovulan eski Beşiktaş’lı futbolcu... Fermansız yorumcu Erman Toroğlu, bu hareketi “tombala çekmek” diye deşifre etmişti.                                                                                     

          Tam da spor sosyologlarının konusu... Pascal’ın son günlerde İstanbul’da çevirdiği “kısa metrajlı filmlerin” basına yansıyan kareleri gerçekten enteresandır. Türk toplumunun kodlarını çözme başarısını göstermiştir:

• Pascal, İnönü stadında namaz kılıyor. “O diyor ki, sizin manevi değerlerinize de
bağlıyım. Günahlarım varsa af dilemeyi bilirim.”
• Pascal, Atatürk’ü babası gibi sevdiğini söylüyor. O biliyor ki, Mustafa Kemal bu
toplumun ruhu ve ulusun keskin kılıcıdır.
• Pascal, İnönü stadının çimlerini yiyor. “O diyor ki, bu toprağa ölesiye bağlıyım.“
• Pascal İnönü’de oynayabilmek için bir kolunu feda edeceğini söylüyor. “O diyor ki işe
yeniden alınmak için her şeyi yapacak kadar kararlı ve istekliyim.”
• Pascal, bu kışta kıyamette üstü çıplak pozlar veriyor. “O diyor ki, bakın hala
güçlüyüm, zindeyim, formdayım.”
• Pascal, günde iki paket sigara içiyor. “O diyor ki, işte görüyorsunuz sizlerden biriyim;
Türk gibi de sigara içerim yani.”
          *****
          Bu günler de adı tribünlerde bir kurtuluş şiarı gibi dolaşan Fransız için kankaları gözdağı vermektedir: “Pascal gelmezse kapalıyı yakarız!” diye. “Seninle yürüdük biz bu yollarda” diye manidar şarkılar söylenmektedir. Kurgusunu dosdoğru yapan Pascal Nouma, bir dip dalgasıyla beraber hızla yükseliyor. Büyük olasılıkla “işe yeniden alınacak” ve tabi tombalasına kavuşacak, bu fütursuz futbolcu...

          Kavuşacak ta kazanan kim olacak spor mu, eyyamcılık mı? Gerçek mi, düş mü?

                                                                                                                         23.06.2006

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder