HARRY POTTER MI, SPARTAKÜS MÜ?
İtalya penaltılarla dünya şampiyonu oldu. Fransa ikinci ve ev sahibi Almanya üçüncü oldu. Ancak bu dünya kupasına damgasını vuran oyuncu kuşkusuz Fransa milli takımının otuz dört yaşındaki kaptanı Zinedine Yazid Zidane’ydi.
Yorumcular tarafından şans tanınmayan hele finale gelmesi hiç beklenmeyen Fransa’yı gerçekten de sırtında finale taşıdı.
Rakiplerini hayalet gibi geçmesi, oyun kuruculuktaki dehası, attığı kritik goller nedeniyle bazı batılı yazarlar tarafından “futbolun Hary Potteri” olarak nitelendirildi.
Cristian Dior için modellik yapmasına, ve Fransa’da en popüler erkek seçilmesine rağmen diğer bazı yazarlar Zidane için nedense “futbolun çirkin kralı” diyorlar.
FIFA tarafından 1998, 2000 ve 2003 yıllarında dünyanın en iyi futbolcusu seçildi. İlk kez 1994’te formasını giydiği Fransa milli takımına 2005’te kaptanı oldu.
“Avrupa’nın en iyi atak yapan orta saha oyuncusu” Zidane, Juventus’tan Real Madrid’e 68.6 milyon dolar gibi büyük bir rakama transfer olarak “dünyanın en pahalı sporcusu” unvanını aldı. 1998 dünya kupası finalinde Fransa’nın Brezilya’yı 3–0 yendiği maçta iki gol atan oyuncu bugün olduğu gibi o gün de Fransa’nın ulusal kahramanıydı.
********
Adidas firması hazırlattığı reklâm filminde onun doğduğu evi göstererek “herkes bir yerlerden gelir” sloganını kullandı. Çünkü o yokluk ve yoksulluktan geliyordu.
Cezayir göçmeni bir ailenin oğluydu. Babası İsmail’in “eğer göçmensen iki kat fazla çalışmak zorundasın; ancak böyle ayakta kalırsın” öğüdünü hiç unutmadan mücadelesini sürdürdü. “Göçmen olmam sayesinde sert ve sağlam bir karaktere sahip olmayı öğrendim; kökenimle gurur duyuyorum” diyordu.
********
Gerçekte, kökeni peşini hiç bırakmadı. Bir oyuncu olmanın ötesindeki hasletleri onu zaman zaman hedef durumuna getirdi. Fransa’nın ırkçı politikacısı Le Pen “milli takımdan göçmenlerin çıkarılması gerektiğini” öne sürüyordu. Ancak ırkçılar, “onun babası bir harki” diyerek Zidan’ı bundan ayrı tutmak gerektiğini söylüyorlardı. Harki, Cezayir savaşında Fransızlarla işbirliği yapan kişilere verilen isimdi. Bu söylentiye inanan göçmen Cezayirliler maçlarda Zidane-Harki posterleri açarak protestoya başladılar.
Laik Müslüman Zidane’nin tepkisi çok sert oldu. “Bir tek kez söyleyeceğim, babam asla harki, olmadı, o bir yurtseverdir.” Dedi. Hakaret içeren tribün gösterileri sona erdi.
Fransa’da göçmenlerin ve yoksulların başlattığı mahalle isyanları için “yoksul ve ikinci sınıf insan olmanın ne olduğunu iyi bilirim” diyerek taraf oldu. Sorunun derinliğine dikkat çekti.
Sadece Fransa’da değil tüm dünyada yoksul, umutsuz ve dışlanmış kitlelerin idolü durumunda olan futbolcu ırkçılık-yoksullukla savaşan uluslar arası örgütlere desteğini eksik etmiyor. UNİCEF’in elçiliğini yapıyor. .
********
Aynı Zidane, 9 Temmuz akşamı İtalya’yla oynanan final maçının 110. dakikasında hiç beklenmeyen bir şekilde rakibine kafa attı. Herkes gibi şaşkına dönen hakem neden sonra kırmızı kart gösterebildi.
Futbol kariyerinin jübile maçında böyle bir şey yapmış olmasına ağır tahrikin yol açabileceği kabul edildi. İtalyan Materazzi’nin ona terörist dediği, kız kardeşine ya da annesine hakaret ettiği yazıldı, çizildi.
Futbol yaşamını sonuçlandıracağı bir jübile maçında, Dünya şampiyonunu belirleyecek milyonlarca insanın nefesini tutarak izlediği bir maçta kendisine ya da ailesine yapılan bir hakareti her şeyi bir yana atarak cevaplandırması, bazıları tarafından “insani zaaf” olarak alkışlandı.
Yine de FIFA tarafından Dünya Kupası “altıntop” ödülüne değer bulundu. Fransa cumhurbaşkanı Chirac futbolcuları kabul töreninde Zidane’e övgüler düzdü. “Fransız ulusu seninle gurur duyuyor ve seni çok seviyor.” Diye gönlünü aldı.
Futbolun sadece futbol olmadığını bir kez daha anımsatan saçma bir demeç ise İtalyan siyasetçiden geldi: “biz İtalyanlar sadece Fransızları yenmedik; Fransa takımında yer alan zencileri, Müslümanları ve komünistleri de yendik.” Demesi iki ülke arasında diplomatik krize yol açtı. Herhalde bu patavatsız politikacıya sahtekâr İtalyan kulüplerinin “şerefi” yetiyor.
Anlaşıldığı kadarıyla Zinedine Yazid Zidane’ı Harry Potter’e ya da bir krala benzetmek yersiz görünüyor. O, şüphesiz Roma imparatorluğuna baş kaldıran gladyatör Spartaküs’ün ruhunu taşıyan bir arena kahramanı olarak hep saygı görecektir.
12.07.2006 / BURSANIN SESİ GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder