29 Oca 2011

guinnesin dandik kuralı

VAKA’YI GUİNNESS
Belki çoğu bilmez Milli trap sporcumuz Dr. Alp Kızılsu’nun spor yaşamı yüzme ile başlamış; 3 yıl milli takımda yarıştıktan sonra atıcılık sporuna başlamıştır. O gün bu gündür; 28 yıl atıcılık milli takımının değişmez elemanı olmuştur. İki farklı dal da ise tam 31 yıl milli formayı taşımıştır. Bu sürede Balkan şampiyonlukları, Avrupa şampiyonlukları, Dünya rekoru dâhil birçok başarıya imza atmıştır. Alp Kızılsu’nun bir diğer özelliği de atıcılığa başladığından beri trap atıcılık Türkiye rekorunu elinde tutmasıdır. Bu inanılmaz bir başarıdır.
Siz olsanız acaba düşünmez misiniz, “dünyada böyle özelliklere sahip kaç sporcu var?” diye. Doğrusu onu tanıyan arkadaşları olarak bizler düşündük. Bununla da yetinmeyip “acaba meşhur Guiness rekorlar kitabına girer mi?” diye de heveslendik.
Küçük bir inceleme yaptığımızda Türkiye’den Guinness kitabına giren 18 rekordan dördünün sporla ilgili olduğunu gördük. Halil Mutlu ve Naim Süleymanoğlu’nun rekorları ile en uzun süren yarış dalında Kırkpınar, Dünya kupasında Hakan Şükür’ün G. Kore’ye en kısa sürede attığı gol var. Diğerleri şöyle: Türk halkı ağırlığının üç katı kadar ekmeği bir ayda tüketiyor. Artvinli Mehmet Özyürek’in 8,8 cm. uzunluğunda bir burnu var. Vesaire, vesaire…
Araştırdık, soruşturduk 0212. 285 66.88 numaralı telefona ulaşarak ne yapmamız gerektiğini sorduk. Guiness Türkiye temsilcisi Prof. Orhan Kural’ın sekreteri olduğunu öğrendiğimiz kişinin söylediği gibi kural@itu.edu.tr adresine yazılı başvuru yaptık. Bu sözünü ettiğimiz şeylerin, yaklaşık 1 yıl önce gerçekleştiğini de belirtelim.
E, sonra ne oldu? Diyeceksiniz. Hiçbir şey olmadı. Çünkü o gün bugündür; hala bir cevap verilmedi. Biz tam meseleyi unutuyorduk ki gündeme Guinness’in “teke zortlatması faciası” düştü! Mazi, kendini hatırlattı; bize de hatırlamak düştü.
****
Burdurluların başına gelenlere bakılırsa Guinness temsilciliğinin bize cevap vermemesi belki hayırlı bile olmuş. Gazetelere yansıyan tartışmalar bu temsilciliğin Burdur’da bir “teke zortlatması faciasına” yol açtığını göstermektedir.
Peki, teke zortlatması nedir ve ne olmuş ta faciaya dönüşmüş? Diyeceksiniz.
Burdur, Muğla ve Antalya illerinin bulunduğu coğrafya “teke yarımadası” olarak da bilinir. Bölgedeki Batı Toros dağlarının yaban hayatına dağ keçileri damgasını vurmuştur. Eylül-ekim aylarında kızışan keçilerin çiftleşme seremonisi yöre halkı tarafından “teke zortlatması” olarak isimlendirilir. Erkek keçilerin acımasız kavgaları, soylarını sürdürme mücadeleleri büyüleyicidir. Yöre de teke zortlatması adıyla oynanan; bereketin, yaşam sevincinin ve mizahın harmanlandığı bir folklor vardır.
İşte Burdurlular yörenin sevilen bu oyunu ile bir rekor denemesi için valilik kanalıyla Guinness’e yani Prof. Kural’a başvurmuşlar. Hocada olur, demiş. Valilik önderliğinde bütün şehir bir teke zortlatması seferberliği başlatmış. Nihayet, geçen yılın (2005) 26 Eylülünde bütün ekip şehir stadyumunda toplanmış. Sümer Ezgü’nün seslendirdiği “hadi gali sen de gel” türküsü eşliğinde tam 20 bin 328 kişi beş dakika süreyle teke zortlatması oynayarak güya daha önce Çin’de denenen bir rekoru kırmaya çalışılmışlar.
Güya diyoruz çünkü aradan geçen 6 ay süresince Burdurlular rekorun tescilini boşuna beklemişler. Sonunda “balçıkla sıvanamayan” gerçek ortaya çıkmış. Çünkü Çin de benzeri bir rekor olmadığı gibi en kalabalık folklor gösterisi diye bir kategori de yokmuş.
Bir şehrin mülki erkânını, milletvekillerini, sivil toplum temsilcilerini ve 20.328 yurttaşını “teke zortlatması” etrafında birleştiren rekor kırma ümidi bir anda drama dönüşüvermiş. Haklı olarak Burdur Valisi Can Direkçi küplere binmiş. Herkes aldatıldığını düşünmüş. Guinness Türkiye temsilcisi Prof. Kural ise kendisini gayri ciddi olmakla suçlayan tekezedelere karşı şöyle savunmuş: “yahu, ben böyle bir kategori olmadığını baştan beri biliyordum ama öylesine şevkle çalışıyordunuz ki, neşenizi bozmak istemedim”
****
Bu olanları okuyunca Burdurlular adına üzüldük, tabi. Ama bir yıl önceki başvurumuzu da hatırladık. Bize cevap verilmediğini bile unutmuşuz. Tuttuk, üç dört gün önce aynı adrese bir yıl önceki başvurumuzu hatırlatarak, bize göre Milli sporcumuz Alp Kızılsu’nun bir rekoru olduğunu yineledik. İnanmayacaksınız, hemen ertesi gün telefonla aradılar. Orhan beyin sekreteri olduğunu söyleyen beyefendi, birçok önü arkası olmayan laftan sonra “olabilir” dedi. Ama İstanbul’da yüz yüze görüşmek gerekiyormuş. Allahallah! Niye acaba? Hani şimdi şu teke zortlatması faciasını bilmesek; İstanbul şurası gidelim bakalım, ne isterler diyecek insan ama… Ama Alp Kızılsu, zaten sporumuzun parlayan yıldızı tescile ne gerek var?
11.05.2006 / BURSANIN SESİ GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder