30 Oca 2011

işbilir işadamları

İŞİNİ EN İYİ YAPAN / VATANINI EN ÇOK SEVEN

Spor geniş kitlelerin ilgisini çeker de siyasetin siyasetçinin ilgisini çekmez mi? Bu elbette doğal bir eğilim; olması gereken bir şey. Nihayetinde ülkelerin spor politikalarını oluşturanlar da siyaset adamlarıdır. Bu nedenle spor alanındaki başarılar ve başarısızlıklar dolaylı olarak siyasete fatura edilir.
Diğer taraftan bütün dünya da var olan spor branşlarının kendi iç yasaları ve bunları uygulayacak yapılanmaları vardır. Oyun kurallarından oyuncu transferlerine, yarış takvimine spor adına ne varsa bunu sporun kendi kurulları ve federasyonlar yönetir.
Spor var olduğundan beri yani diyelim 4000 yıldır, spor yöneticiliği de vardır. Bu muazzam zaman içinde gönüllü bir beraberlik adına bugünkü güçlü spor federasyonları ortaya çıkmıştır. Spor adına kararlar vermek ve uygulamak gibi önemli görevi olan yapılanmaların herhangi bir konudaki yaklaşımı bütün dünyanın ilgisini çekmektedir. Örneğin; Dopingle ilgili kararlar, cezalar, yarışların yapılacağı ülkelerin seçimi, kural değişiklikleri gibi… Velhasıl, sporun içinde yer aldığını, alacağını söyleyen herkes hoşuna gitse de gitmese de kurallara uymak zorundadır.
********
Ülkeler reklâmlarını yapabilmek ekonomilerini canlandırmak adına uluslar arası organizasyonlara ev sahipliği yapabilmek için kıyasına çekişirler. Spor ekonomisinin ciddi girdiler sağladığı artık fark edilmiştir. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Park Pist’te yapılan Formula 1 yarışları Türkiye için önemi büyük organizasyonlardandır. Ancak, otomobil yarışlarıyla ikinci defa dünya kamuoyu önüne çıkan Türkiye bu kez farklı tartışmalarla gündeme düştü. Yarışı kazanan Ferrari takımının Brezilyalı pilotu Felipe Massa'ya ödülünü KKTC Cumhurbaşkanı M.Ali Talat’ın vermesi bizim gururumuzu okşadı ama Uluslar arası Otomobil Federasyonunu memnun etmedi. FIA olayı kabul edilemez olarak tanımladı.
Daha önce İspanya benzer nedenlerle takviminden çıkarılmış. 1997'de Avrupa Grand Prix'sine ev sahipliği yapan İspanya'nın güneyindeki Jerez pisti, yerel belediye başkanının ödül törenini bozması gerekçesiyle yarışmalardan men edilmiş.
FIA ve F1 yönetimi, KKTC Cumhurbaşkanı'nın kupa vermesiyle ilgili soruşturma başlattı. Şimdi Türkiye’nin başına aynı şey gelir mi diye korkuluyor. Türkiye’nin tanıtım kaybı yanı sıra 250 milyon dolar zarar demekmiş bu. Kimin hoşuna gider ki?
Para-pul işlerini en iyi bilenlerden biri TOBB başkanı olsa gerekir. Ödülün verilmesi olayını bizzat organize ettiğini ve buna vesile olmaktan dolayı gururlu olduğunu açıklayan başkan Rıfat Hisarcıklıoğlu siyasete ısındığı yazılıp çizilen bir işadamıdır. Ama bir spor adamı değildir. Değerli işadamımızın bu girişimi bazı sorularla beraber zihinleri kurcalıyor: Böyle bir şey yapılacak ve ödülü yine M. Ali Talat verecekse bunu konuyla ilgili yetkili spor adamlarımızın yapması sağlanamaz mıydı? Peki, bu eylemle Kıbrıs davası ve KKTC tanınmış olacaksa daha önce neden denenmedi, bu gecikmenin sorumluları ceza görmeyecek mi?
Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu başkanı Mümtaz Tahincioğlu yapılan şeyi spor adına “yanlış” bulduğunu söyledi diye; Ne Türklüğü kaldı ne vatanseverliği ne de “tabansızlığı”… TOBB başkanına göre TOSF başkanının derhal istifası etmesi gerekiyormuş. Bunları duyunca insanın aklına alakasız alakasız şeyler geliyor; “Acaba bir fil zücaciye dükkânında dolaşırken hiçbir şey kırmama ihtimali olabilir mi? Gibi.
Artık şark kurnazlığıyla işleri yürütmenin mümkün olmadığını kışlalarımıza asılan şu söz çok iyi özetliyor: “Vatanını en çok seven (kendi) işini en iyi yapandır!”
31.08.2006 / BURSANIN SESİ GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder