10 Şub 2011

bedel

REFİKİMİZ OBAMA HÜSEYİN’DEN ÖNCE

Spor her zaman egemenlerin emrinde olmaya zorlanmıştır.
Ama özünde olan o beklenmedik, alışılmadık başkaldırıların sahnelenmesine de hiçbir güç engel olamamıştır.
****
Adolf Hitler’in dünyayı yakmasından hemen önce 1936 Berlin Olimpiyatlarında böyle olmuştu. Nazi propagandası için iyi bir fırsat olduğu düşünülen oyunlarda her şeyin yolunda gittiği düşünülürken sahneye “pek de üstün bir ırktan olmayan” zenci atlet Jesse Owens çıkıvermişti. Amerikalı atlet üstelik “çıplak ayakla” rekorlar kırarak dört altın madalya kazanıverince Hitler stadyumu terk etmişti.
****
1968 Mexico Yaz Olimpiyatları ise bambaşka bir başkaldırıya sahne olmuştu.
200 metrede altın ve bronz madalya kazanan Amerikalı siyahî atletler ödül töreni sırasında cozlamışlardı. Amerikan milli marşı okunurken ülkelerindeki ırk ayrımcılığına dikkat çekmek ve protesto etmek için “eylem koymuşlardı.” Tommie Smith ve John Carlos’un siyah deri eldivenli yumrukları havada, başları önde resimleri olimpiyatlara damgasını vurdu.
Fakat her şeyde olduğu gibi burada da görüntünün arkasındaki hikâye çok daha etkileyiciydi. Türkiye de gazeteci Aynur Çağlı’nın bu olayı irdeleyen yazısı ile refikimiz Obama Hüseyin’den önce ne bedeller ödendiğini spor kamuoyu öğrenmiş oldu.
Mexico City’de 200 m. finali sonuçlandığında Tommie Smith birinci, Avustralyalı Peter Norman ikinci ve diğer Amerikalı John Carlos üçüncü olmuştu.
Siyahî atletler ödül törenini beklerken Avusturyalı beyaz sporcuya ırk ayrımcılığına karşı bir eylem yapmayı planladıklarını açıkladılar ve destek olmasını istediler.
Peter Norman ırkçılığa karşıydı; tereddütsüz kabul etti. Üstelik eylemin nasıl yapılabileceğini de önerdi: Bir çift siyah deri eldivenin sağ tekini Tommie, sol tekini John eline geçirecek; yoksulluğu sembolize etmek için kürsüye çıplak ayakla çıkılacak; başlar önde ve sıkılı yumruklar havada olacaktı. Fotoğrafta önde görünen Peter Norman’ın göğsünde de “İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi” yazılı bir kokart yer alacaktı.
Amerikan milli marşı dinlenirken gerçekleştirilen eylem dünyayı sarstı.
Sporcular ezilenlerin kahramanları olarak gönüllerdeki köşelere yerleşirken egemenlerin gıcırdayan dişleri arasından çıkan emirlerle bedel ödetme mekanizması işlemeye başladı. Önce ve ivedilikle bu üç atletin spor yaşamlarına son verildi.
Beyaz atlet Peter Norman 200 m. Avusturya rekoru o ölene dek kırılamamış olmasına karşın Avusturya devleti Normanı affetmedi.
Tommie Smith başlarına gelenleri söyle anlatıyordu: “Peter, bir beyazdı. O günlerde siyahların haklarını savunma cesareti gösteren, onurlu ve belkemiği sahibi beyaz çok azdı. Peter, Avustralya'ya döndüğünde kimse yüzüne bakmadığı gibi, herkes tarafından yargılandı. Onun da atletizm kariyeri bitti, o da spor çevrelerinden dışlandı. Tehditler, işsizlik ve tecrit nedeniyle öyle sıkıntılı günler yaşadık ki, üçümüzün de ilk evliliği bu yüzden sona erdi.”
Bu üç sporcunun dostluğu yıllar boyunca sürdü. Birbirlerine sürekli destek oldular. İlişkilerini bir kardeşliğe dönüştürdüler.
O kardeşlerden beyaz olanı, Peter Norman 2006’da 64 yaşında yaşama veda ettiğinde de onu yalnız bırakmadılar. Dünyanın öbür ucundan tabutunu omuzlamaya koştular.38 yıl sonra Melbourne’da yapılan cenaze töreninde bu soylu sporcular yine bir arada idiler.
Cenaze törenini izleyen gazeteci Aynur Çağlı, Carlos ile Smith’in yanına gidip “ Siz Mexico City’de yumruklarınızı havaya kaldırdığınızda, biz Türkiye’deydik. Şeref kürsüsündeki fotoğrafınız o gün bize ve kuşağımıza çok şey öğretti” dediğinde John Carlos yüzünde içten ve gururlu bir gülümsemeyle eğilip, “Bizim de bütün amacımız buydu zaten” diyordu.
****
Dünya öyle kolay değişmiyor, değil mi?
İnsan olmak için bazen en hızlı olanlarımızın bedel ödemesi gerekiyor.
07.05.2009 BURSA MEYDAN GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder