4 Şub 2011

saddam

SADDAM’A BAYRAMI GÖSTERMEDİLER

Ortadoğu’daki birçok zorba gibi Amerika’nın adamı olarak bilinirdi. 1980’de İran devrimini zora sokmak üzere dokuz yıl İran’la savaştırıldı. Uyduruktan bir nedenle başlatılan ve dokuz yıl sürmesine karşın galibi olmayan bu savaşta bir milyondan fazla kişi öldü. Ardından 1990’da Saddam’ın aniden Kuveyt’e girmesi; hizmetlerine karşılık bir Amerikan jesti olarak algılandı. Oysa daha sonra anlaşılacağı gibi tutkuları olan bu diktatör kullanılarak bölgenin kaderiyle ilgili plan (BOP) yürürlüğe konmuştu.
Arap yalellisinde “bütün savaşların anası” diye anılan fakat Amerikalıların gözüyle bir “operasyon” olan körfez savaşında Kuveytliler tekrardan kurtarılarak “özgürleştirildiler.”
Çöl aslanı lakaplı unvanlar kazanan “özgürleştirme kahramanları” Irak’ı ablukaya aldılar. Dünyayı bir diktatörden kurtarma adına uygulandığı söylenen ambargodan en çok Iraklı çocuklar ile hastalar zarar gördüler. Buna bir tek Bülent Ecevit karşı çıktı. Kimse cesaret edemezken Irak’a gazeteci kimliğiyle gitti; Saddam’la görüştü.
****
İkiz kulelerin yıkıldığı 11 Eylül saldırıları ardından Afganistan işgal edildi. Saddam’ın uluslar arası terör örgütleriyle bağlantıları olduğu ima edildi. Ama ispatlanamadı. Bu sefer Irak’ta kitle imha silahları olduğu öne sürüldü. Doğrusu bu iddia Saddam’ın hoşuna gitmiş olmalıydı. Gevrek gevrek gülerken ya da kalabalıklar onun adını haykırırken havaya ateş eden güçlü başkan görüntüleri veriyordu. Belki de Amerikanın kendine bir şey yapmayacağını düşünüyordu. Ancak silah denetçilerinin raporlarına rağmen Irak işgali başlatıldı.
Bütün dünya havayı fişek gösterisi izler gibi Bağdat’ın bombalanmasını izledi. İşgal kuvvetleri kara harekâtında da ciddi bir direnişle karşılaşmadılar. Büyük Ortadoğu Projesi (BOB) denen operasyonun Irak işgali ayağı da tamamlanmıştı.
Irak’ta işgalin nedeni olarak sunulan hiçbir kitle imha silahının varlığına rastlanamadı. Organizasyonun başı olan Bush sadece “yanılmışız” demekle yetindi.
Şimdi Kürt, Suni ve Şii olmak üzere üçe bölünen ülkede işgalcilerden çok Iraklılar birbirini boğazlıyor. Diğer taraftan İran ve Suriye’nin sıradaki hedef olduğu; “uygun bir zamanda” sıranın Türkiye’ye geleceği yazılıp çiziliyor.
****
Söylendiğine göre Saddam Hüseyin bir “delikte” yakalandığında bitlenmişti. Tutukevinde iç çamaşırlarıyla resimleri yayınlandı, kendi çamaşırlarını yıkarken görüntüleri yayınlandı. Böylece feodal Arap (erkek) âleminde karizmasının çizileceği hesaplanıyordu.
Mahkemeye çıkarılan Saddam hâkimlerle tartıştı. Bir devlet başkanı olarak kendisine saygı gösterilmesini istedi. Iraktaki Amerikan adaletine güvendiğinden mi yoksa bir şekilde hayatı bağışlanır, diye mi düşünüyordu acaba bilinmez? İdamın ardından bir Irak hükümet yetkilisinin idamın son anda durdurulmasının planlandığına ilişkin açıklaması manidardır. Ama sonuçta öyle olmadı. Belki İran belki Kuveyt belki Irak işgalinde olduğu gibi idam konusunda da belki aldatıldı; Saddam… Kim bilir?
****
Saddam Hüseyin’i 30 Aralık sabahı gelen bayramı göstermeden astılar. Dünyadan çıkan cılız itiraz seslerine karşın; en güçlü karşı çıkış hiçbir diktatörün ve anti demokratik rejimin hoşlanmadığı Uluslararası Af Örgütünden geldi. İnsan Hakları İzleme kuruluşu direktörü Richard Dicker “Bir hükümetin insan haklarına olan bağlılığı, o hakları en kötü ihlal edenlere karşı nasıl davrandığıyla ölçülür. Tarih, çok hatalı görülen bu davayı ve bu idamı sert bir şekilde değerlendirecek” ifadelerini kullandı.
Saddam’ın Şii Sadr taraftarları arasından seçildiği söylenen cellâtları karşısında gösterdiği metanet ve cesaret herkesi şaşırttı. Arapça tercümeden aktarıldığına göre kendisine “cehenneme git” diye hakarette bulunan cellâtları Saddam “erkek olun” diye yanıtladı. Keşke “insan olun” diyebileceği bir nedenle orda bulunsaydı.
Hesaplarını yanlış yapan bir diktatör de olsa bir insanın idamı üzücüdür. Hele bunun fütursuzca uluorta sergilenmesi büyük bir insanlık ayıbıdır.
Saddam’ın idamının internetten yirmi dört saatte bir milyonun üzerinde insan tarafından izlemesi onu “ölü bir star” haline getirdi. Muhtemelen ismi etrafında efsaneler üretilecektir. Gökteki ay yüzeyinde Saddam’ın suretini gördüklerine yemin billâh eden Harran’ın Ahmet Kara köylüleri bunun en yakın kanıtıdır. Diğer taraftan Saddam’ın zulmünü hala unutmayan Iraklı Şiiler ve Kürtler idamı sevinçle, halaylarla kutladılar.
Saddam Hüseyin’in insanlığa karşı işlediği suçlardan dolayı idam edilmiş olduğunun söylenmesi belki de bu tarihi hikâyedeki tek tesellidir. Şu ana kadar 600 bin insanın öldüğü Irak işgalinin apaçık insanlığa karşı işlenen bir suç olduğu düşünülürse; sorumlu Bush ve avenesine de aynı yolun açık olduğu ortadadır. Yoksa adalet diye bir şeyin olduğuna kimseyi inandıramazlar.
04.01.2007 / bursa.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder