15 Şub 2011

hayır denecek yer var...

YÜZDE 96 “HAYIR” DİYOR…
Yukarıdaki çarpıcı başlık, yurttaşların yüzde 96’sının spor yapmadığını konu eden bir gazete haberi için kullanılmıştı. Habere göre, Ege Üniversitesi öğretim üyesi Çetin İşleğen Türkiye’de yüzde 4 olan spor yapma oranının toplum sağlığı açısından endişe verici olduğunu açıklıyordu.
Bundan bir süre sonra da Sağlık Bakanlığı “şişmanlığın” salgın hastalık kategorisinde değerlendirileceğini açıkladı. Bakan Recep Akdağ Türkiye’de şişmanlık ve şişmanlıkla ilişkili olan şeker hastalığının giderek büyüyen bir halk sağlığı sorunu olduğunu tespit ettiklerini belirterek, bundan böyle en büyük mücadelenin şişmanlık sorunuyla ilgili olacağını vurguladı.
****
Aslında açıklanan şeyler yeni değildir.
Daha öncesinde Metabolik Sendorum Derneği Başkanı Prof. Dr. Aytekin Oğuz, 8 ilde yapılan araştırmanın sonuçlarını açıklamıştı. Buna göre gün içinde hiçbir iş yapmadan oturarak zaman geçirme süresi 35-70 yaş arasında yaklaşık 6,5 saattir. Kırsal kesimde şişmanlık oranı yüzde 54,6 iken, kentlerde yüzde 55’tir.
Görüldüğü gibi Türk toplumu hareketsiz yaşam tarzının hâkim olduğu ve her iki kişiden birinin şişman olduğu bir yapıya dönüşmüştür.
Özellikle yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan “sarkopenik şişmanlık” kas kitlesindeki azalmaya bağlı olarak karın çevresi yağlanması şeklinde görülür. Otuzlu kırklı yaşlarda başlayan sarkopenik yağlanma 60, 65 yaşlarında üst düzeye ulaşır.
Bu tür şişmanlığın kalp krizi, inme / felç, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, eklem hastalıkları ve kanserlere neden olduğu bilinmektedir.
Nihayetinde aynı araştırmada da kalp grafisi çekilenlerin yüzde 31’inde kalp sorunlarıyla ilgili verilere, her 4 kişiden birinde de şeker hastalığıyla ilgili belirtilere rastlanmıştır.
Ve tüm bu ölümcül musibetlerin esas nedeninin hareketsizlik olması çarpıcı bir gerçektir.
****
Bu gerçeği çok önceden gören batılı ülkeler 60’lı yıllardan sonra spor ve egzersizi özendirilerek yaygınlaştırılmıştır. Avrupa Birliği İstatistik Kurumu araştırmasına göre, Avrupa ülkelerinde her üç kişiden ikisi yürüyüş yapmakta ya da bahçe işleriyle uğraşmak gibi fiziksel aktivitelerde bulunmaktadır. Avrupalılar arasında ise İsveçliler ve İrlandalılar spora en teşne toplumlardır. Avrupa genelindeki yüzde 40’lık orana karşın bu ülkelerde spor yapma oranının yüzde 70’ler düzeyindedir. Buna karşın halen de düzenli olarak spor yapmayanların teşvik edilmesi yolunda kampanyalar yürütülmektedir.
****
Ankara Üniversitesi’nden Dr. Hakan Sunay mevcut durumu şöyle yorumluyor: “temel sebeplerinden biri, sporu toplum tabanına yaymak yerine uluslar arası spor organizasyonlarında gösterilen başarı ve alınan madalya sayısına dönük politikalar üretilmesidir. Oysa anayasanın 59. maddesinin özüne uygun olarak sporun yaygınlaştırılmasına yönelik politikalara öncelik verilmelidir.”
Yani…Genel bütçeden spora ayrılan pay artırılmalı, spor alanları, stadyumlar halka açılmalı, spor yapmayı özendirici, eğitici yayınlarla yurttaşlar hareketlendirilmelidir. Üstelik bu işten herkesin çıkarı vardır. Yurttaşların yaşam kalitesi artacak, devletin sağlık harcaması azalacaktır.
Tek sorun belki böylesine bilinçli yurttaşları yönetme güçlüğü olabilir. Ama olsun; artık o kadar kusur kadı kızında bile olur.
15.12.2010 BURSA MEYDAN GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder