GOLF ?
TEMA Vakfı Onursal Başkanı Hayrettin Karaca, golf sporunun ülkemizde ve dünyada çevre sorunlarını artırdığını söylüyor. Meydan Gazetesi’nin haberine bakılırsa, Toprak Dede konuyu çarpıcı rakamlarla irdeliyor. Sadece golf sahalarını yeşil tutabilmek için kullanılan bir günlük su miktarının 4,7 milyar insanın günlük su gereksinimi kadar olduğunu söylüyor. Bununla beraber golf sahalarının bakımı için yapılan aşırı gübreleme ve ilaçlamanın yaratacağı ciddi çevre sorunlarına dikkat çekiyor. “Bizi aldatıyorlar, golf turizmi Türkiye ye kazandırmaktan çok kaybettiriyor” diyor. (*)
TEMA Vakfı ve Toprak Dede’nin Türkiye için gösterdiği duyarlılık kamuoyunca bilinmektedir. Bu sözlere kulak vermek gerekiyor. Onlar sadece bu konuda değil; Turgutlu Çaldağı’nda İngiliz SARDES şirketinin nikel madeni çıkarmak için keseceği 2 milyona yakın memleket ağacı için de dertleniyorlar. Tahripkâr maden işletmelerinin toprağımızı ve doğamızı kirletip, yok edileceğini duyuruyorlar.
Ama insanın canını asıl acıtan yağmacıların güzel ülkemizin her türden zenginliğini hırsızlamaya çalışması değildir. Bu kadar orman fakültesinin şu kadar ziraat fakültesinin, maden fakültelerinin olduğu ülkemizde sesi en az bu yurtsever dede kadar gür çıkacak yeterince aydın ve bilim insanının olmamasıdır.
****
Gelelim golfa…
Golfun anavatanı çimlerin kolayca yeşerebildiği bol yağışlı İngiltere’dir. Golf ABD, İngiltere, Fransa, İtalya gibi ülkelerde özellikle zenginlerin ilgi gösterdiği bir spordur. Ancak anlaşıldığına göre golf sahalarının bakımının güç olması ve yarattığı çevre sorunları nedeniyle golf sahaları “gelişmekte olan” ülkelere ihale edilmektedir.
Golfun ülkemizdeki macerası bu çerçevede olmuştur. Ana yemek “turizmle” hazırlanmış, üzerine “spor” sosu gezdirilmiş; ardından da “yiyebildiğin kadar ye” diye önümüze sürülmüştür.
Golf Federasyonu Silivri’deki Klasis Kulüp sahasında, o yöreden seçtiği gençleri eğiterek Türk Milli Takımına sporcu yetiştiriyor. Tabi esas itibarıyla bu gençler ileride golf turizminde nitelikli eleman olarak iş bulma olanağı da elde ediyorlar.
Zengin sporu olarak bilinen golfun hedefi kitle sporu olmak falan değildir. Amaç turizm gelirlerini artırmaktır. Türkiye Golf Federasyonu Başkanı Ahmet Ağaoğlu’da bunu destekliyor; turizm şirketlerinin gelirlerini artırabilmesi için güneyde daha çok golf sahası yapılması gerektiğini söylüyor.
Fakat Antalya’nın golf merkezi olarak seçilmesi doğaseverleri, çevreci örgütleri, TEMA vakfını harekete geçiriyor. Toprak Dede’yi kızdırıyor. Yurtseverlerin tepkisini çekiyor.
Meteorolog Bünyamin Sürmeli durumu şöyle özetliyor: “Türkiye de kişi başına yıllık su tüketimi 1500 metreküptür. ABD ise 16.000 metreküp ile su zengini bir ülkedir. Buna rağmen orada bile golf sahalarının su kaynaklarını tüketmesi ve doğaya olumsuz etkileri konuşuluyor. Sorun sadece su kaynaklarını tüketilmesi de değildir. Bu sahalar için kullanılan yıllık kimyasal gübre ve ilaçlar tarım için kullanılanların tam 6 katıdır. Bu kimyasalların bir süre sonra sızarak yeraltı su kaynaklarına ulaşması ve onları da kirletmesi söz konusudur.” Diyor ve ekliyor “ Golf sahalarının olduğu bölgeye zengin turistlerin gelmesi belki ekonomiye katkı sağlıyor ama bu sahaların sayısının artması fiyatları düşürecektir. Bu nedenle beklenen turizm geliri sağlanamayacağı gibi kaynaklarımızı da tüketmiş olacağız.”
****
Golf sporunun iki ana prensip üzerine inşa edildiği söylenir. Bunlar, oyuncuya ve sahaya saygı’dır. Güzel, güzel de…
Ya vatan toprakları, onlar saygıyı hak etmiyor mu acaba?
(*) Meydan Gazetesi 04.06.2010
23.06.2010 BURSA MEYDAN GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder