7 Şub 2011

zıpkın avcılığı

ZIPKINLA BALIK AVCILIĞININ SONU MU?
İnsanlığı var eden avcılık eylemi gerçekte şematik olarak bütün sporlarda sürdürülmektedir. Avcılıktaki temel hareket tarzı olan kaçma-kovalama ve hedefi vurma sportif eylemlerin temelini oluşturur. Örneğin futbolda birçok ver-kaç yapılır, çeşitli taktiklerle karşı taraftaki kaleci avlanmaya çalışılır. Gol avın gerçekleştiği anlamına gelir.
Avcılığın doğrudan spor olduğu tek etkinlik zıpkınla balık avcılığıdır.
Türkiye Sualtı Sporları Federasyonunun on iki alt dalından biri “zıpkınla balık avı” kategorisidr. Düzenlenen Türkiye Şampiyonalarında başarılı olan sporcular milli takıma seçilerek uluslar arası müsabakalarda ülkemizi temsil ederler. Zıpkın yarışmalarında yönetmelik gereği avlanacak en küçük balık 500 gr. olmalıdır. Toplamda da 12,5 kg. üzerindeki av puanlamaya girmez. Avlanan balıkların cinsi puanlamayı etkiler.
Zıpkınla balık avcılığı gerçekten zorlu bir sportif bir etkinliktir. Seyircisi yoktur. Sporcu doğa koşullarıyla mücadele eder. Bu diğer sporlarda olduğu gibi simgesel değil kanlı-canlı bir mücadeledir. Yüksek disiplin ve olağanüstü performans gerektirir. Sporcular nefesleri yettiği kadar dalarak su altında kalabilirler. Bu arada kendisinden çok daha avantajlı durumdaki balığı avlama becerisini göstermeleri gerekir. Zıpkıncıların ölümüyle sonuçlanan yarışmalar kayıtlıdır.
Fakat zıpkınla balık avcılığı hakkında az şey bilindiğinden bu boşluğu ön yargılar doldurmuştur.
****
Tüplü dalışta zıpkınla avcılık yasaktır, suçtur.
Zıpkıncıların dalış elbisesi giymeleri nedeniyle tüp taktıkları sanılır. Oysa Scuba dalışla yani tüplü dalışta zıpkınla balık avlamak hem kanunen hem de ahlaken suçtur.
Fakat ne yazık ki sporları yozlaştıran ticari etkenler zıpkınla avcılığı da kirletmiştir.
Tüplü dalışla balık avlayanların sportif zıpkıncılıkla uzaktan yakından alakaları yoktur. Bu tipte avlanan kişiler iki tip güdü ile hareket etmektedirler. Birincilere “uyanık girişimciler” diyebiliriz. Bir tüp ve bir zıpkın edinerek para eden balıkları toplayıp restoranlara satarak maddi kazanç sağlarlar. Diğer bir yöntem eski tarzda kullanılan dalgıca kayıktan kompresörle hava basılan nargile yöntemidir. Daha çok yerli balıkçıların kullandığı kaçak avlanma yöntemidir. Bu tür avlanma biçimi “balık ağılı” denen yuvaları tamamen kurutmuştur. Tüple avlanan ikinci tip avcılar “tuzu kurular” grubudur. İstediği balığı yemek ve eşe dosta dağıtmak için bu kolaycılığı seçerler.
Sonuçta tüple yapılan avcılık sonucu denizlerimizde zıpkınla avlanacak balık neredeyse kalmamıştır. Bu acımasız avlanmanın faturasının sportif zıpkıncılık yapanlara kesilmesi ise katmerli adaletsizliktir.
Yurttaşlarımız sırtında dalış tüpü ve elinde zıpkın gördükleri her “avcının” suç işlediğini bilmeli ve yetkili makamlara bildirmelidir.
****
Gece fenerle zıpkın avcılığı yasaktır, suçtur.
Bir diğer grup gece fenerle kaçak avcılık yapan kesimdir. Gözüne ışık gelen balık kaçamaz ve kolay hedef olur. Genellikle yine tüple ya da nargile yöntemiyle katliam yapılır. Balık yuvaları tarumar edilir.
Yurttaşlarımız gece su altında gördükleri ışıkları “iyi saatte olmuşlara” yormayı bir tarafa bırakıp jandarmayı haberdar etmelidirler. Gece fenerle zıpkın avcılığı yasal olarak ve ahlaki olarak suçtur.
Denizlerimizi kurutan bu tür avcılığın önüne geçilmesi gerekiyor. Örnek olarak Ege denizindeki iki adamızdan biri olan Gökçeada’yı verebiliriz. Balıkçı tezgâhlarında zıpkın balığı satılan ada da bugün balık görmek zorlaşmıştır. Uğurlu limanında akvaryum gibi seyredilen balıkların yerinde yeller esmektedir. Yazık ediyoruz.
Burada bir kez daha belirtelim asla tüp kullanmayan ve gece avlanmayan sportif zıpkıncıları bu yozlaşmış avcılardan kesin olarak ayırmak gerekir.
01.07.2007 BURSA MEYDAN GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder