Amatör kelimesinin kökeni amor’dan gelir. Sevgi, aşk anlamındadır. Amatörlük ise sevgiyle para ya da çıkar beklemeden yapılan iştir.
Ülkemizde tenis amatör bir branştır. Yani profesyonelce para kazanılan bir etkinlik ve organizasyon değildir. Velakin "kazın ayağı" öyle değildir. Türkiye de tenis federasyonu istatistiklerinde lisanslı sporcu olarak yer bulanların hemen tamamı ailelerinin maddi manevi desteğiyle bu sporu yaparlar.
****
Tenis federasyonu özerkleştiğinden beri tenise meraklı Türk gençliğini yolunacak kaz gibi görmektedir. Çocuklar daha tenise başlarken yaz okullarından itibaren paralar ödenmeye başlar. Lisans çıkar para ödenir. Federasyon yarışmalarına katılabilmek için katkı payı ödenir. Başka şehirlere yarışlara gidiğinde yol parası, konaklama ve diğer giderler ailelerce karşılanır. Tenisçi kulübüne aylık ücret öder. Vs. v.s...
Türkiye de tenis sporunun altyapısını ne kulüpler ne şu ne bu doğrudan aileler oluşturur.
Bununla beraber Tenis Federasyonu ülke gençliğine spor yaptırsın diye, bütçeden para alır. Vergilerimizden kesilen bu para gençlerimizin tenis sporunun sevmesi, tenisin geliştirilmesi için verilir federasyona...
Ama amatör bir branş olan tenisle ilgili federasyon sporcuları yolmaya devam eder.
Ve yurttaşlar ağzı açık sorarlar "yahu bizde neden tenisçi yok" diye.
****
Şöyle bir düşününce ülkede tenisçi denince bir iki kişinin adını ve bir de Hülya Avşar’ı sayarsınız. Ama diyeceksiniz ki “bu amatör bir branş madem önemli olan bu sporun yaygın olarak yapılmasıdır. Şart mıdır yani şampiyonlar olması?”
Son derece haklısınız, deriz. Önemli olan sporun tabana, halka yayılmasıdır. Başarı nasıl olsa bu bereketli topraklardan bir şekilde fışkıracaktır. Yeter ki tohumu atılsın, mümkün olduğu kadar çok Türk insanı sporun her türünü yapabilsin.
Dönelim tenise…
GSGM resmi internet sitesindeki verilere göre, (*)Türkiye de faal olan 875 bayan, 1.175 erkek tenisçi vardır.
80 milyona dayanmış dev bir ülkede bu rakamların varlığı insanı üzüyor. Anlaşılır olsun diye nüfusa oranlarsak yüzde değil, binde 0,25 kişi tenisle iştigal etmektedir. Onların derdi de sürekli tırtıklanmaları…
Bu verilere baktığımızda Tenis Federasyonu işini iyi yapan bir federasyon değildir.
****
Normal şartlarda varoluş nedeni tenis sporcularının sayısını artırmak olan bir federasyon ne yapar?
Bir şekilde ailelerin desteğiyle lisanslı sporcu seviyesine gelmiş bu çocuklara gözü gibi bakar değil mi? Onların sorunlarını irdeler, onlara nasıl daha iyi çalışma koşulları sağlayabiliriz diye kafa patlatır; onların spor eğitimiyle ilgili olarak projeler üretir, sporu tabana nasıl yayacağını düşünür, değil mi?
Değil…
Özerk Tenis Federasyonu bu sporculardan lisans bedeli olarak 40 lira alır. Kulüp değiştirdiklerinde ise aradan neyin bedeli olduğu belli olmayan 500 lira para alır. Bunu ödemeyen sporcunun tenis yaşamını bitirir, lisansını çıkarmaz.
Görev ve sorumluluk bilinci bunun neresinde?
Bunun neresi amatörlük, neresinde sportmenlik var?
(*) http://www.gsgm.gov.tr/sayfalar/istatistik/istatistik_index.htm
13.01.2011 BURSA MEYDAN GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder