YOKSA HERŞEY GOL İÇİN DEĞİLMİYDİ?
Dinci bazı çevrelerin daha düne kadar futbol oynamayı “peygamber kafasına” tekme atmayla eş tutan bir noktadan bugünkü futbol sevgisine nasıl ulaşabildiklerini anlamakta güçlük çekilebilir.
Bununla beraber bu çevrelerde çelişik fikirlerin varlığı halen sürmektedir. Bir taraf futbolu şeytan işi sayarken, diğerleri futboldan şefaat umabiliyor.
Örneğin dini referansları kullanan bir internet sitesindeki “futbola Müslümanların bakışı nasıl olmalıdır” başlıklı yazı Hadisi Şeriflere dayandırılarak; “Bir Müslüman’ın hanımıyla oynaşması, atını eğitmesi ve atış yapması hariç her türlü eğlence ona haramdır.“ “Melekler atıcılıktan başka hiç bir eğlencede hazır bulunmazlar” “Allah’a taattan alıkoyan her eğlence batıldır” denilmektedir. ( * ) www.ihya.org
Diğer yandan Zaman gazetesi yazarlarından biri, Fethullah Gülen’in futbolla ilgili görüşlerini şu alıntıyla açıklıyor: “Ülkemizin bekası ve yarını adına mutlaka lüzumuna inandığımız diyalog ve müsamaha düşüncesi, diğer vasıtaların yanında bu yolla da herkese duyurulmalıdır. Meselâ futbolda, sahada geçirilecek 90 dakikalık süre çok iyi değerlendirilebilir; oyun içinde gerekli performans gösterilip, tribünlerdeki seyircilere zevkli dakikalar yaşatılabilir ve kimsenin itiraz edemeyeceği, insanlık çapında bir kısım faziletler rahatlıkla sergilenebilir.”(**) www.tr.fgulen.com
****
Medeniyetler Savaşı mı, Futbol mu?
Ünlü futbol dergisi Kicker Avrupa’daki Müslüman oyuncuların oruç tutma nedeniyle performanslarının düşmesi sorununu gündeme taşıyıp işlerken, sahneye birden “haçlılar”çıktı.
Şampiyonlar liginde Fenerbahçe’nin rakibi olan İtalyan İnter’in haç motifli forması dava konusu oldu. İzmirli avukat Barış Kaşka bu formanın Türk toplumuna karşı bir saldırı olduğunu öne sürerek UEFA’ya başvurdu. Ayrıca İnter’in üç puanının silinmesini de istedi! UEFA bunu dikkate alacağını bildirerek; konunun disiplin kurulunca araştırıp karara bağlanacağını açıkladı.
Ancak tam bunlar olup biterken İspanya’nın Sevilla takımı da haçlı forma giymeye başladı. Üstelik hacın ortasına da sanal kumarhane reklâmı konduruldu. Gazetelerde yayınlanan Sevilla’nın koyu Müslüman futbolcusu Kanouta’nın bu forma içinde yukarıyı gösteren işaret parmaklı fotoğrafı kara mizah gibiydi.
Hunhington’un “medeniyetler çatışması” tezini güçlendirecek gelişmeler her alanda sergileniyor. Avrupa da Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy Papa’dan “onursal psikopos” unvanı alıyor. İngiltere eski başbakanı Tony Blair, Protestanlıktan Katolik mezhebine geçtiğini açıklıyor.
ABD de ise özel bir hristiyan tarikatının müridi olduğu söylenen başkan Bush’tan sonra iyice güçlendiği söylenen dini akımların seçim konuşmalarına damgasını vurduğu belirtiliyor. Laik sistemlerinin bu dinci söylemlerden zarar göreceğini düşünen batılı aydınların kaygısı artıyor.
****
Stadyumlar Ortak İbadet Merkezleri mi?
Aslında özel dini günlerde oynamak istemeyen Musevi oyuncular, Cuma gün maç yapmak istemeyen Müslüman oyuncular, haçlı formaları ve istavroz çıkarma ritüelini sahaya taşıyan Hıristiyan oyuncular, büyücüleriyle maça çıkan Afrikalılar v.b ile liste uzayıp gidiyor.
Fakat dikkat çekici olan şey farklı inançtaki bu insanların aynı alanda dinsel ayinlerini sergilemekte bir beis görmemeleridir. Buna bakılırsa stadyumların bütün dinlerin “ortak ibadet merkezi” olduğu kabul edilebilir. Ve tabi bütün şirketlerin pazarlama alanıdır stadyumlar.
Fenerbahçeli Alex’in kendi internet sitesi için Zico ile yaptığı röportajda Brezilyalı hocanın “Türkler futbolda fanatik bir millet. Hatta futbolu sanki bir din seviyesine çıkarıyorlar. Bundan dolayı bazen beni korkutuyorlar” açıklaması epey ses getirmişti. Diyanet İşleri Başkanlığı dergisinde bu açıklamaya atfen verilen cevapta “futbolu din gibi göstermek ürkütücüdür” deniliyordu.
Bir yuvarlak top etrafında koparılan fırtınalara alışık olmamız gerekir. Ancak giderek işin rengi değişiyor. Dinin ve milliyetçiliğin yükseldiği dönemlerde insanlığın ortak değerlerinin kaybolduğu biliniyor.
Umarız barışçı spor anlayışı yaşatılabilir.
28.12.2007 / BURSA MEYDAN GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder